|
|
|
|
Peygamberimizin (s.a.v.) ay mucizesi
Peygamber Efendimizin (s.a.v.) en büyük mucizelerinden biri, Sâkk-i Kamer adiyla bilinen "Ay'in ikiye ayrilmasi"'dir. ZAFER su ana kadar ele alinmaya pek cesaret edilemeyen bu mucizeyi Temmuz 1991 sayisinda incelerken, âyet ve hadislerin yanisira çesitli teknik bilgilere, astronomik haritalara ve uydu fotograflarina yer verdi. "AY MUCIZESI" basligini tasiyan yazida, mucize tahakkuk ettigi sirada Efendimizin (s.a.v.) yaninda bulunanlarin isimleri, mucizenin nasil gerçeklestigi, kimler ve hangi ülkeler tarafindan müsahede edildigi, fakat neden herkes tarafindan görülemedigi gibi hususlara temas edilmisti.
Söz konusu yazida, bazi arkeolojik kesiflerden de bahsedildi. Meselâ Hindistan'da bulunan bir heykel üzerinde "Ay'in ikiye ayrildigi sene yapilmistir" yazisinin bulunmasi (bkz. Ö.N. Bilmen, Müvezzah Ilm-i Kelâm, 3. baski, s.161) bu delillerden biriydi.
1967 yilinda firlatilan Orbiter-4 uydusundan alinan 67-1805 seri numarali fotograflarda, Ay'in dünyadan görünmeyen ara yüzeyinin, uzunlugu 240, kalinligi ise 8 km olan bir yarik tarafindan kusatildigi belirtilmisti. Bu yarigin bariz bir sekilde yükselmis yan kenarlari, Ay'in ayrildiktan sonra tekrar birlesmesi sirasinda olustuğuna bir delildi.Çünkü meteor çarpasıyla böylesine düzgün bir yarığın olması mümkün değildir.Ancak malumdurki basında böyle şeyler sansürlüdür hemen üzeri örtülür.Ama nereye kadar gözlerini kapayabilirler karanlık ancak inkarcıların karanlığıdr eller göze kapanınca görmeyen sadece kendileri oluyor Allahın kudretini görmek isteyenlere milyonlarca delil var.
Ayni yazida ilk defa ortaya atilan bir delil de, Modern Astronomi ile ugrasan bütün ilim adamlarinca fevkalâde önemli bir kaynak olarak kabul edilen ve ilmi yönü tartisilmayan bircok kitapta yer alan 311 yillik Ay haritasiydi. Italyan gök bilimcisi Cassini tarafindan çizilen bu ay haritasinda, dünyamizdan görülen ay yüzeyinin tamamini kusatan tesadüflerle meydana gelemeyecek kadar muntazaman olan bir çizginin varligi, son derece net bir sekilde müsahede edilmekteydi. bu çizginin ay'in ikiye ayrilip tekrar birlesmesiyle meydana gelebilecegini belirttigi yorumunda, zamanla yapisinda degisikliklerin olabilecegini ortaya koydu. Çünkü ay, her an yogun bir meteor bombardimanina tutuluyor ve 1 gramlik göktaslari bile, en sert kayalarda 30 cm derinliginde, 60 cm çapinda bir çukur açiyordu. Bilindigi gibi bu meteorlardan bazilari koruyucu atmosfer tabakasina ragmen dünyamiza düsmüs, Arizona çölüne düsen bir tanesi çevresi 5 km'ye ulasan 174 m derinliginde bir çukur açmisti.
"Döllenmis tek bir hücrenin parçalanarak 60 trilyona ulasmasi ve beden üzerinde kusursuz bir sekilde birlesmesiyle vücud bulan insanoglunun, Ay gibi suursuz bir kütlenin parçalanip tekrar birlesmesini inkâr etmesi, gerçekten gülünç ve acinacak bir tablodur"
Efendimiz (a.s.m.) zamanında Hindular astronomi ile çok ciddi ilgileniyorlardi.
Ay'ın ikiye ayrılması olayı zuhur edince çok şaşırdılar.
Muradabad kralı Ouwesingh bu mesele üzerinde üçyıl çalışmış ve bir peygamberin Mekke'de zuhur ettiğine kanaat getirmiştir.
Hemen veziri Rattansi'ye o zamanda Mekke'de bulunmayan üç şey Supari, Suri ve Camarband vererek Mekke'ye göndermiştir. Kral, Rattansi'ye Hazreti Peygamberin elindeki şeyleri göstermeden bilmesi halinde ona biat etmesi ve anlattıklarını öğrenip geri dönmesini ister. Olaylar beklendiği gibi gelişince, Rattansi biat eder ve beş yıl Medine'de kalır; daha sonra Hindistan'a dönerek İslâm'ı anlatır.
NEDEN HERKES GÖRMEDİ?
Ay Mucizesinin herkes tarafından görülmesi, Cenab-ı Hak tarafından dünyada murad edilen "imtihan sırrı"na ters düşecek ve ister istemez bütün insanların imana gelmesine yol açacaktı. Bu yüzden Ay'ın iki parçaya ayrılması, insanların uykuda veya evinde olduğu bir zamanda ani ve kısa süreli olarak gerçekleşti. Ay'ın hergün farklı saatlerde dogması ve farklı menzillerde bulunmasının yanısıra, o asırda gökyüzünü sürekli inceleyen âlimler de yok denecek kadar azdı. Aynı zamanda bazı ülkeler sis ve bulut gibi engellerden, bazıları da saat farkından dolayı Ay'ı göremiyordu. Meselâ bu mucizenin gerçekleştiği saatte İngiltere ve İspanya'da güneş yeni batıyor, Çin ve Japonya'da sabah oluyor, Amerika'da ise gündüz saatleri yaşanıyordu. (3) Ay'ın görülmesi için yeterli olan şartlar, Arap yarımadasının dışında en iyi Hindistan'da gerçekleşmiş ve Dhar şehri kralı Raja Bjoh ve raiyeti tarafından bütün teferruatıyla takîp edilmişti.(4) Chamai Nehri kıyısındaki sarayının balkonundan Ay'ın ikiye ayrıldığını gören kral, önce dünyanın sonunun geldiğini zannederek büyük bir korkuya kapılmış, daha sonra da bunun Arabistan'da zuhur ettiğini duyduğu Peygamber'in bir mucizesi olabileceğini tahmin ederek vezirini Mekke'ye göndermişti. Raja'nın veziri Efendimizle (S.A.V.) görüşme şerefine erişmiş ve Şakk-ı Kamer O'nun mucizesi olduğunu anlayarak İslâmiyeti seçmişti.
Bugün bu bahtiyar hükümdarın torunları olan Bjohzadeler, Hindistan'daki Dhar şehrinin hemen dışında ikâmet ediyorlar. (5)
BAŞKALARI DA GÖRMÜŞTÜ
Şakk'i Kamer Mucizesi, sadece Raja ve saraydakiler tarafından görülmemiş. Hindistan halkı tarafından da seyredilmişti. Mucizenin gerçekleştiği tarih, daha sonra bir başlangıç yılı olarak kabul edildi ve bazı eserler üzerine işlendi. Hatta bu ülkede ele geçirilen bir heykelde: ''Ay'ın ikiye yarıldığı senede yapılmıştır" ifadesi bulunuyordu. Bu durum bazı müfessirler tarafından sıkça nakledilmiş ve çok önemli bir delil olarak gösterilmiştir. (6)
İLİM GÖRÜYOR
Ondört asır önceki astronomi ilminin ve haberleşme imkânlarının yetersizliği sebebiyle tam olarak görülemeyen veya görüldüğü halde haber olarak yaygınlaşanı ayan Şakk-ı Kamer Mucizesi, 4 Mayıs 1967 yılında Florida'daki Cape Kennedy Uzay Üssü'nden fırlatılan Orbiter 4 uydusundan çekilen Ay fotoğraflarıyla ister istemez gündeme gelmiştir. Orbiter 4'ün bu çalışmasında, Ay'ın dünyamızdan görülmeyen arka yüzü resimlenmiş ve 3000 km. mesafeden çekilen yakın plân fotoğraflarıyla. Ay yüzeyinin %95'lik bölümü incelenebilmiştir. 67-1805 numara ile arşivlenen bu fotoğraflarda, daha önce küçük bölümler halinde çekilen Ay fotoğraflarında farkedilemeyen bazı hususlar göze çarpmaktadır. Ay'ın arka yüzeyi, uzunluğu 240 genişliği de yer yer 8 kilometreyi bulan bir yarık tarafından boylu boyunca kuşatılmaktadır. (7) Bu çatlağın merkezi, 65 derece güney ve 105 derece doğu olarak belirlenmiştir. Tabii sebeplerle meydana gelen çatlaklar, dalgalı ve düzensiz bir çizgi oluşturdukları halde, bu çatlak mükemmel bîr düz çizgi şeklindedir. Özel bir sebebe dayandığı intibaını uyandıran çatlaklar, Ay'a ilk defa ayak basan astronot Neil Armstrong'un da dikkatini çekmiş ve kendi ifadesiyle onu hayrete düşürmüştür. Size bu haberi aktardığımız "The Müslim Digest" adlı dergi, Mısırlı âlimler tarafından N. Armstrong'a Şakk-ı Kamer Mucizesinin anlatıldığını da ifade etmektedir.
ÜÇ ASIRLIK HARİTA
Kur'an, Hadîs ve nakiller, Şakk-ı Kamer Mucizesi gerçekleşip Ay'ın iki parçaya bölündüğünü ifade ettiğine göre, bu parçaların tekrar birleşmesi sırasında meydana geldiği tahmin edilen çizginin Ay'ın tamamını dolaşması gerekmektedir.
Yani birleşme çizgisi veya çatlağı, Ay'ın dünyadan görünen yüzünde de bulunmalıdır.
Uzay çalışmalarını yürüten ülkeler, su âna kadar Ay'ın bu yüzünü çevreleyen bir çatlaktan bahsetmemiştir. Ancak burada ilk defa ZAFER'in ortaya koyacağı bir delil, sanırız astronomi sahasında daha önceden ele alınmamış veya gözlerden saklanmıştır. Bu delil, İtalyan gök âlimi Cassini tarafından günümüzden tam 311 sene önce çizilmiş olan bir Ay haritasıdır.
Modern astronomiyle uğrasan ilim adamları tarafından fevkalâde önemli bir kaynak olarak kabul edilen ve ilmî yönü tartışılmadığı için birçok kitapta yer alan bu harita, günümüzde çekilen Ay fotoğraflarıyla da mükemmel bir uyum arz etmektedir. Cassini'nin 311 yıllık bu haritasında, dünyamızdan görülen Ay yüzeyinin tamamını kuşatan ve tesadüflerle meydana gelmeyecek kadar muntazam olan bir çizginin varlığı, son derece açık ve net olarak görülmektedir. Fotoğrafını takdim ettiğimiz bu haritayı inceleyen insaf sahiplerinin, cetvelle çizilmiş gibi muntazam olan bu çizgiyi ne şekilde yorumlayacaklarını bilemiyoruz. Ancak iki büyük taşın üst üste konduğunu veya bazı yerlerde derince çizgiler çizildiğini görüp de bunların uzaylılar tarafından yapıldığını iddia eden Daniken gibi sahte âlimlerin bu harita karşısındaki suskunluklarının sebebini az-çok tahmin edebiliyoruz.
AY YÜZEYİ DEĞİŞİYOR MU?
Bu yazıda Cassini'nin haritasından bahsetmemizin sebebi, mucizenin gerçekleştiği zamana en yakın kaynak olması cîhetiyledir. Çünkü Şakk-ı Kamer'den bu yana geçen 14 asır zarfında Ay yüzeyinde önemli değişmelerin olabileceği ve çatlakların yapısını bozabileceği anlaşılmaktadır.
Ay yüzeyindeki değişmelerin bir sebebi, sıvı haldeki lâvların taşması olarak belirtilmektedir.(8) Geçmişteki yıkılma ve bozulmaların çoğu, bu aşındırmadan dolayıdır. Meselâ Ebemkuşağı Körfezi (Sinüs Iridum) bunun açık bir örneğidir. Yakın sayılabilecek bir geçmişte çember seklinde olan bu körfez, sıvı haldeki lâvlar tarafından tamamen tahrip edilmiş ve bir yay haline getirilmiştir.
Ay yüzeyinin değişmesine sebep olan diğer bir faktör de, sıcaklık derecesindeki ani farklılıklardır. Güneşin, Ay üzerindeki belli bir noktanın üzerine çıkmasıyla birlikte Ay yüzeyindeki sıcaklık, sıfırın altında -80 santigrad dereceden, sıfırın üstünde +120 derecelere fırlar. Ve güneş battığında, yine eksi değerlere düşer. Neticede kayalar patlayarak parçalanır ve uzun bir zaman dilimi içinde Ay yüzeyinin görünüşünü değiştirir.
Ay'ın son derece yoğun bir meteor yağmuruna maruz kalması da, yüzeyinin hızla değişmesine yol açar. Ağırlığı bazen tonlarla ifade edilen göktaşlarının yapmış olduğu tahribat, tek kelimeyle dehşet vericidir. Hatta saniyede 40 kilometre hızla düsen l GRAM'lık göktaşları bile kurşun tesiri yapar ve en sert kayalarda en az 30 dm. derinliğinde 60 cm. genişliğinde bir çukur açar. Bilindiği gibi Dünyamızın etrafını çevreleyen atmosfer tabakası, bu taslar için mükemmel bir kalkan vazifesi görmektedir. Buna rağmen nadir de olsa düşen göktaşlarının açtığı dev kraterler, herhangi bir atmosfere sahip bulunmayan Ay yüzeyinin akıbeti hakkında fikir verebilir.
Yukarıda saydığımız bu sebeplerden dolayı Ay'ın çehresi her an değişmekte ve farklı bir yapıya kavuşmaktadır. Bu yüzden şimdi değişmiş veya kısmen kapanmış olsa bile, 311 yıl önceki Ay haritasında gösterilen o muazzam çatlak önem arzetmektedir.
Şakk-ı Kamer Mucizesi'nin günümüz tekniğiyle apaçık görülebilecek olan delilleri, Hâlık-ı Kâinat tarafından çeşitli sebeplerle gizlenip örtülmüş ve imtihan sırrına uygun hâle getirilmiş olabilir.
Facebook Grubumuza katilmak icin :
|
Bugün 3 ziyaretçi (3 klik) kişi burdaydı! |
|
|
|
|
|
|